Sokak köpeklerinin artışında sorumlu kim… Ceza hayvanlara kesiliyor… Belediyelerle ilgili 20 yıllık vahim sonuç… Hollanda örneği

Posted by


Türkiye, 2004’te hayvanları koruma kanunu çıkardı. Kanunda sahipsiz hayvanlara ilişkin yerel yönetimlere, “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” şeklinde görev verilmişti. Ancak 20 yıldır düzenli denetim yapılmadığı için bugün sahipsiz hayvanların uyutulması konuşuluyor.

“Uyutmak yerine neler yapılabilir?” sorusunu, İstismar Potansiyelinde Hayvan Kadın Çocuk Hakları Koruma Derneği (İPAAC) Genel Başkanı Ferda Tütüncü ve Çevre ve Hayvan Dostları Derneği (ÇEHAYER) Başkanı Gamze Benzer cevapladı. Aydınlık gazetesinden Rabianur Ağar’ın haberine göre, Tütüncü ve Benzer 5199 no’lu yasayı işaret ederek yapılmayan ama yapılması gerekenleri anlattı.

BELEDİYELER 20 YILDIR HAYVANLAR İÇİN NE YAPTI?

İPAAC Genel Başkanı Ferda Tütüncü şöyle konuştu:

“2004 yılında çıkartılan 5199 no’lu hayvanları koruma kanununda sahipli sahipsiz dahil olma sürecinde Avrupa Birliği uyum sürecinin bir parçasıdır. Türkiye’nin burada notu hala E’dir ve bunu A’ya çıkarmakla yükümlüdür. Notunu A’ya çıkarma konusunda kısırlaştırma ve aşılama için Avrupa’dan da fon alır. Türkiye’de bu bahsettiğim kanun 20 senedir uygulanmamış, denetlenmemiş. 1389 belediyenin 1100’ü hala rehabilitasyon merkezi, kısırlaştırma merkezi açmamış durumda. Belediyeler, yıllarca verilen parayla sadece mama almış. Oysaki sıfır atık projesine uygun olarak kuru mama üretebilirler. Hayvanları rehabilite etmemişler.”

Tütüncü 5199 no’lu kanunun Hollanda’dan örnek alınarak yapıldığını vurgulayarak, “Peki Hollanda nasıl çözmüş? Kısırlaştırmış. Kısırlaştırdıklarını yerine bırakmış. Üretimi engellemiş. Hayvan dövüşlerini engellemiş. Çok ağır kanunlar getirmiş ve sık sık denetlemiş.” dedi.

Uyutmak yerine yaşatmanın öncelik olması gerektiğini savunan Tütüncü çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“O hayvanlar, doğru bir projeyle eğitilebilir. Eğitime yatkın olanlar arama-kurtarma köpeği yapılabilir. Belediye bünyesine alınabilir. İtfaiyeye alınabilir. Öldürmek yerine bu hayvanlar için birçok çözüm üretebiliriz. yaşlı bakım evlerine bir kedi odası yapılabilir. Alerjisi olan girmez. Yaşlılar orada kedilerle vakit geçirebilir.”

‘İLÇE BELEDİYELERİ KANUNU UYGULAMADI’

ÇEHAYDER Başkanı Gamze Benzer, ilçe belediyelerinin sahipsiz hayvanlarla ilgili üstüne düşen görevleri yapmadığını belirtti. Benzer şunları söyledi:

“Belediyeler, 5199’a yönelik bakım merkezleri kurdular ama özellikle ilçe belediyeleri bu kanunu yerine getirmedi. Kırsal bir ilçeye gidin orada barınak göremezsiniz. Şimdi ilçeler hem kısırlaştırma merkezi hem de barınak kurmalı. O barınaklarda çalışacak kişilerin başta hayvan sever olması ve belli bir eğitimden geçmesi lazım.

“Her yerden belediyelere şikayet geliyor; şurada burada köpek sürüsü var diyorlar. Aslında o bir köpek sürüsü değil. Başka belediyelerin topladığı farklı kırsal bölgelere attığı bu köpekler sürü halinde geziyor. Hayvanları dağ başına aç susuz bir şekilde atıyorlar. Bu bir hayvan aç kaldığında içgüdülerine göre davranır. Anlatmak istediğim suçlu olan hayvan değil o hayvanı oralara atan belediyeler.”

BELEDİYELERE ÇAĞRI YAPTI

Benzer, çözüm için belediyeler ve STK’ların ortak çalışma yapması gerektiğini savunarak şu ifadeleri kaydetti:

“Belediyeler bu soruna çözüm arıyorsa bölgedeki hayvan sever STK’larla çalışma yürütüp bir plan çizip çözüm yaratır. Eğer ‘uyutma’ yasası Meclisten geçerse bu büyük bir katliam olur. Biz Müslüman bir ülkeyiz ve dinimiz bize her canlıya hoşgörülü davranmamızı emretmiştir. 1910 yılındaki Hayırsız Ada Katliamının bir benzerini 2024 yılında yaşamak istemiyoruz. Bu söz konusu yasanın geçmemesi için elimizden geleni yapacağız.”

ARAŞTIRMALAR KISIRLAŞTIRMAYLA İLGİLİ NE DİYOR

Köpeklerin kısırlaştırılması, saldırganlık davranışlarını azaltmada etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Son araştırmalar, kısırlaştırılmış köpeklerin kısırlaştırılmamış köpeklere göre daha az saldırganlık gösterdiğini ortaya koyuyor.

American Veterinary Medical Association’ın (AVMA) yaptığı bir araştırmaya göre, kısırlaştırılmış erkek köpeklerin %20, kısırlaştırılmış dişi köpeklerin ise %12 daha az saldırganlık gösterdiği belirtiliyor. Araştırma, kısırlaştırma işleminin köpeklerin saldırganlık hormonlarını azalttığını ve bu sayede daha sakin ve uysal hale geldiklerini gösteriyor. Kısırlaştırma, köpeklerin üreme hormonlarını azaltır.

Erkek köpeklerde testosteron, dişi köpeklerde ise östrojen ve progesteron hormonları azalır. Bu hormonların saldırganlık davranışlarında rol oynadığı bilinmektedir. Hormon seviyelerinin azalması, köpeklerin daha az saldırgan olmasına neden olur. Kısırlaştırma, köpeklerin sadece saldırganlık davranışlarını değil, aynı zamanda diğer davranışlarını da etkileyebilir. Kısırlaştırılmış köpekler, daha az bölgeci ve daha sosyal olma eğilimindedir.

Ayrıca, kısırlaştırma, köpeklerin itaat eğitimine daha yatkın hale gelmesine yardımcı olabilir. Sonuç olarak, kısırlaştırma, köpeklerde saldırganlık davranışlarını azaltmada etkili bir yöntemdir. Kısırlaştırılmış köpekler, kısırlaştırılmamış köpeklere göre daha az saldırganlık gösterirler. Kısırlaştırma, köpeklerin genel davranışlarını iyileştirmeye ve sahiplerinin ve çevrelerindeki kişilerin güvenliğini sağlamaya yardımcı olabilir.

Tasarı çıkmadan tartışıldı, ‘Uyutulacak’ dendi… Sokak hayvanları için çözümü AKP’li vekil Müşerref Pervin Tuba Odatv’ye anlattı… Hukukçu ve STK’ler ne dedi

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir